Bu Blogda Ara

18 Ocak 2013 Cuma

The Hobbit: An Unexpected Journey (2012)


1997 yılında ülkemize ulaşan Yüzüklerin Efendisi serisi kısa zamanda FRP sevenler tarafından kabul görüp baştacı edildi. Halbuki dünyanın geri kalanı yıllardır J.R.R. Tolkien'in bu yapıtına hayran olanlarla doluydu. Matbaaya bile 300 sene sonra kavuşan bir ecdadın torunları olarak fazla sorun etmedik bunu. 2001 yılıyla beraber Peter Jackson'un yönetmen sandalyesine oturduğu üçlemeyle, sinema seyircisi de Yüzüklerin Efendisi'ni sahnede seyretmiş oldu. O dönem kitabı okuyanlar ve kitapların hayranlarının çoğununu yarattığı Orta Dünya atmosferiyle mesteden Peter Jackson, yıllar sonra bu sefer hikayenin başlangıcını anlatan The Hobbit kitabını da beyaz perdeye aktaracağını söyleyince sanırım kitabın hayranlarının pek de şüphesi yoktu. Jackson Orta Dünya'yı yaratmada seyirciden geçer notu almıştı, hatta ondan başkasının daha iyisini yapamayacağını söyleyen çok kişi vardı.
Ancak sorun projenin başta Yüzüklerin Efendisi gibi yeni bir üçleme olacağının açıklanmasıyla başlamıştı. Kitabı okumadım, ama kütüphanemde mevcut. Yüzüklerin efendisi toplamda 1000 küsur sayfayı bulan ve muhtemelen Tolkien'in bol bol Orta Dünya'yı anlattığı, insanların kafasında dünyalar yarattıkları bir kitap. Yazının da konusu olan The Hobbit: An Unexpected Journey gösterime girmeden, madem kitap kısa okuyup öyle gideyim diyenlerdenim. Orijinal kitabın 200 sayfa olduğunu söylenirken, benim aldığım kitap 400 sayfaydı. 1000 küsur sayfadan bir üçleme yaratan ve hatta bazı olaylara değinmeye fırsatı kalmayan Jackson'un bu sefer sadece 200 veya 400 (burada hayranlar beni bilgilendirebilir) sayfa olan bir kitaptan üçleme yaratması demek tabiri caizse yeni eklemler yapmak, bir nevi Tolkien'liğe soyunmak olarak da algılanabilir. Ki kitabı okuyanlar bilecektir, The Hobbit kitabı sadece olayları anlatan, dış dünyanın ve yaratıkların betimlemesine nerdeyse hiç girmeyen, insan hayalgücünü ateşleyecek bir kitap değil. (Tabii bu benim şahsi fikrim)
Sonuçta ortaya çıkan, Avatar'ın da hayatımıza kattığı 3D sinemanın nimetlerinden bolca yararlanan bir görsel şölen. Özellikle Goblin'lerin mekanı yeraltında geçen sahneler görsellik olarak uç noktada. Kitapta bahsedilmeyen eski dostlar (serinin beyazperde geçmişi için konuşursak) Frodo, Saruman, Galadriel ve Elrod'u sahnede görmek iste güzel bir nostalji oldu. Gollum ve Bilbo arasında yaşanan bilmece atışması ise kitaptaki kadar eğlenceli aktarılmış. Gandalf her zamanki gibi bilge ve olmadık zamanda cücelerimiz kurtaran kahraman.
Filmin senaryosunda adı geçen fantastik sinemanın prenslerinden Guillermo del Toro'nun başlarda filmin yönetmeni olarak düşünülüp, hatta senaryoya da el attığını ancak son andaki bir anlaşmazlık nedeniyle koltuğa Peter Jackson'un oturduğunu belirtmekte fayda var.
Bu arada Peter Jackson'un eski şişman ve gözlüklü haliyle Toro'nun şimdiki hali arasındaki benzerlik hayret verici.
Jackson serinin fitili ateşledi, hayranlar ve oğul Tolkien'den sert mesajlar gelmeye başladı. Kesin olan şey ise, bir süre daha Orta Dünya, yüzük ve karakterleriyle haşır neşir olacağımız.

2 yorum:

  1. Kusura bakma ama feci saçmalamışsın. Tolkien hakkında hiçbir bilgisi olmayan insanların Peter Jackson'a böyle laflar etmesi afedersin bok atmaktan başka bir şey değil.

    YanıtlaSil
  2. Saçmaladığım veya .ok attığım noktaları da belirtirseniz sevinirim.

    http://www.bakiniz.com/tolkienden-peter-jacksona-agir-sozler/

    Ayrıyeten keşke duygularınızı daha sakin ve efendice belirtseydiniz.

    Ayrıca yazıdan iki cümleyi tekrar aşağıya yazıyorum:

    ...(burada hayranlar beni bilgilendirebilir)...

    ...(Tabii bu benim şahsi fikrim)...

    Ayrıca üstteki gibi yorumlar yazacaksanız lütfen blog'umu kirletmeyin, gidin youtube'a öfkenizi kusun!!!

    YanıtlaSil