Bu Blogda Ara

21 Mayıs 2020 Perşembe

Blade: Trinity (2004)




Eğer bir üçleme önceden planlanmayıp ilk filmin yüksek hasılatı gazıyla hayata geçiriliyorsa genelde ikinci film hayal kırıklığı, üçüncü film ise rezalet olur. Blade de maalesef buna örnek serilerden birisi.
İlk iki filmin senaryosunu yazan David S. Goyer bu sefer dümende. Kendisi, Dark City gibi bir başyapıtın senaryosuna imza atan dört kişiden birisi.
Ancak filmin oyuncu kadrosu ve müzik seçimleri bence çok kötü. Kötü adam rolündeki Dominic Purcell, Prison Break dizisinden de bildiğimiz üzere oyunculuğu çok kötü olan bir oyuncu. Bu filmde de çizgisini bozmuyor. En ufak bir gerilim veya korku yaratmayan bir oyunculuk sergilemiş. Zaten kendisine verilen karakter de altı dolu bir karakter değil. Amacı Blade’i avlamak olan karakter Blade ile ilk karşılaştığında ordan oraya neden kaçar ki? Güzel kız kontenjanındaki Jessica Biel de güzelliğiyle ön planda olduğu için oyunculuğunu göremiyoruz. Zaten bir insan her yerden vampirlerin çıktığı bir ortamda kulaklıktan müzik mi dinler ya? Ryan Reynolds’un karakteri ise bitmek bilmeyen soğukkanlı şakalarıyla artık gına getiriyor. Whistler karakteri desen her filmde yalama gibi. Ölüp ölüp geliyor. Bıkkınlık veren eski sevgili gibi. Müzikler desen ilk iki filmdeki dinamik club tarzı yerine hip hopa geçilmiş, fecaat. Hikaye sürüklemiyor, kötü karakter germiyor, müzikler iç açmıyor. Film seriye zaten vurulmuş bir neşter gibi.
Zaten Wesley Snipes da yönetmenle olan gerginliğinden dolayı filme kendini vermemiş, kafa başka yerde belli. Koskoca film ardında pek de güzel anılar bırakmadan bitiveriyor.
Sırf serinin hatırına izlenecek sıradan bir film.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder